12 Mart 2012 Pazartesi

Söz Ola Kese Savaşı



Sözün gücü gerçektir!

Mucizeye dönüşebilir ve sihir tesiri yapabilir!!

Kurânî Zekâ dışında, bendeniz bu meselelere de kafa yormaktayım... O kadar ki, 2005 yılında "Söz Ola" adını taşıyan bir televizyon yarışma formatı tasarlamıştım. 

Yeni yarışma formatlarının televizyonlarda yer bulduğu ve büyük reytingler aldığı o dönemde, bizim tasarladığımız format sözün gücünü vurgulamakta ve Türkçedeki erozyona   "dur" demeyi  hedeflemekteydi.

İthal ettikleri yabancı televizyon programları sebebiyle bu alanda uzman olan dağıtımcı bir firma, formata ilgi göstermiş ve bize zaman ayırmıştı.  Format, bir çok yönden bu ilk testi başarıyla geçmişti. Ancak, daha sonra irtibat kurduğum yapımcı adresler, herhalde sözün gücüne yatırım yapmayı riskli görmüşlerdi ki bu yarışma formatı seyircisiyle buluşamadı...

Oysa, bugün TRT başta birçok televizyon kanalında sesi, diksiyonu ve Türkçe bilgisi spikerliğe müsait olmayan birçok insanın görev başında olması fevkalade düşündürücü!!

Doksanlı yılların "anchorman"lik furyası, bizi bu ürkütücü noktalara getirdi...

Sözün gücü, haberin gücüne yenildi!! Daha doğrusu, haberciliğin gücüne... (Habercilik de 28 Şubat'a!!)

"Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsak" (?!) bu mağlubiyeti -sözün mağlubiyetini- her ana haber sonrasında sayısız defalar tattık!! 

Neticede, koca koca  "anchorman"lerin üssü haline gelen televizyonculuğumuz, sözün küçüldüğü/sesin kesildiği ve dolayısıyla Türkçeye zulmedilen bir mecrâ oldu!

2005'deki format, bu alanda uyanışa vesîle olmak hedefindeydi! Nasip olmadı!

Tevâfuk, aynı sene -Türkçe üzerine- Sn. Alev Alatlı tarafından kaleme alınmış bir metni "yüksek sesle" okumuşum... 

Nasipte, sizlerin de dinlemeniz varmış...

"Sözün bittiği yerden" döneceğimiz günlerin ümidiyle...

Neyzen Semazen



3 Mart 2012 Cumartesi

Dünya 'Eşekliğe Son' Günü


Bilmiyorum, başka bir "dünya günü" ile çakışıyor mu; ama ben bugünü "Dünya 'Eşekliğe Son' Günü" ilân ediyorum!! 

Bugün 3 Mart 2012!!

Eşeklerin kulakları uzun ve büyüktür... Buna rağmen işitme güçlerinin ne seviyede olduğunu bilmiyorum; araştırmaya da niyetli değilim!!

Diğer taraftan, kendi kulaklarım seslerinin ne kadar "çirkin" olduğunu tefrik edebilecek derecede açık! QQ seviyem ise Lukman:19'daki "eşek sesini" bilmezliğe mâni!!

Bu yüzden, biz de Hz. Lokman (a.s.) gibi yapalım ve onun evladını yüzleştirdiği gibi biz de bugün kendi eşekliğimizle yüzleşelim?! Hiç olmazsa bugün?! 

Elbette, bunu kendi beşerî tekâmülüz için yapalım!!

Ancak bir de bunu, toplumdaki cehâlet ve eşeklik çokluğundan "illALLAH" etmiş, nezih ve mütekâmil insanlar için de yapalım!! Neticede, kul hakkı var!! Milleti, uzun kulaklardan ve anırtılardan ikrah ettirmenin anlamı yok!! 

Çünkü artık, bu sevimsiz manzara karşısında "Arkadaşım Eşşek" şarkısı da vaziyeti sevimli kılmaya ve hoşgörmeye yetmiyor!!

Eşeklik edenlerin çoğaldığı bir devirde ve toplumda yaşamak, insana "eşek şakası" kadar ağır geliyor!! Böyle bir toplumda,  hayat giderek eşek şakasına dönüşüyor!!

Aklı başında bir insanın bundan rahatsızlık duymaması mümkün müdür?!

Dolayısıyla bugün, varsın "Dünya 'Eşekliğe Son' Günü" olsun?!

Bugün, anırma ile konuşmanın ayrıldığı; sükûtun altın ve dinlemenin "Hacer'ül-Esved" sayıldığı ve iletişimin beşeri münasebetlerdeki ayrıcalığına iman tazelendiği gün olsun!!

Bugün, parasız pulsuz ve kırtasiyesiz iletişim imkânlarının bolluğunda, bizlerden bir "teşekkür" veya bir "tebrik" veya bir "bilgi" olarak cevap bekleyenlerin cevapsız bırakılmadığı gün olsun!!

Bugün, ortalığa e-posta adreslerimizi salıp; o yoldan -bizleri adam sayarak- ulaşanlara, cevap yazarak eşek olmadığımızı gösterdiğimiz gün olsun!!

Bugün, eşekliğin her türlü alâmetine karşı teyakkuza geçtiğimiz ve Hz. Lokman'dan nasihat aldığımız gün olsun!!

Bugün, beşerin eşekleşmesinin eşekleri utandırdığını fark edeceğimiz gün olsun!!

Eşeklik bâkî kalmasın!!

Neyzen Semazen