Birçok meselede olduğu gibi, gerileyişimiz dilimizde
de kendisini gösteriyor... Yozlaşma ve erozyon burada da var!!
Şahsî kültürel seviyemiz yüksek olsa bile, lisânımıza
sirâyet eden zaafiyetlerden tamamen korunmamız imkânsız gibi?!
Bu münâsebetle, lisânına önem verdiğini bildiğimiz veya
iştigal sahaları sebebiyle önem vermesi icap eden insanlarımızın sözlerinde ve
söyleyişlerinde hatalar gördüğümüzde şaşırmıyoruz...
Meseleye örnek olur ümidiyle, mânâ büyüğümüz Yûnus
Emre'nin bizden ne çektiğine sözü getirmek istiyorum..
Bir türlü, bu muhteşem zâtın –eskilerin deyişiyle- inşâd
eylediği mânâsı yüce şiirlerini, onun gibi inşâd edemiyoruz?!
Meselâ, bir okuma-vurgulama hatasını âdeta klonlayarak
çoğaltıyoruz ve her yerde o değerli şahsiyetin bize mirasını istemeden-bilmeden
küçük düşürüyoruz...
Üstâdımız Yûnus Emre'den kendi çağında bir
"ilim" tarifi istenmiştir ve o da Yûnusça bir tarif vermiştir.
Dillerimizden düşmeyen o meşhur ilâhîyi bilmeyenimiz yoktur!
Bununla beraber, şiiri inşâd eyleyen seslendirme
ustalarımız dahi bu hataya düşmekten kurtulamamışlardır...
O eşsiz vokalistlerin mârifetleriyle büyülendiğimiz için,
daha ilk mısrada ortaya çıkan okuma hatasını farketmek ve düzeltmek gâliba
bugüne kadar kimseye nasip olmamıştır?! Ben henüz rast gelmedim!
Bizim lisânımızda "ilim bilmek" diye
bir şey yoktur!
"Matematik bilmek, fizik bilmek, dil bilmek"
vardır; fakat "ilim bilmek" yoktur! Varsa bile kural dışıdır;
hatadır!
Dolayısıyla, söz ustası Yûnus Emre'den bir ilim târifi
istediğimizde, onun şöyle dediğini kabul edemeyiz; iddia edemeyiz!
"İlim: İlim bilmektir!"
Böyle şey olmaz!
Oysa, târif çok basittir; ama bunu anlamak nedense bir
türlü mümkün olmamıştır?!
"İliiiim ilim: Bilmektir!"
Yûnus Emre'mizin aziz hâtırasına hürmeten bunu da biz
düzeltmiş olalım ve hatasıyla sevabıyla o meşhur şiiri bir de biz inşâd
edelim...
Neyzen Semazen