Vaktiyle, hâlen faal olan bir İslâmî tartışma (müzâkere) forumunda uzunca bir süre yazmaya mecbur kalmıştım!
Mecbur kalmıştım; çünkü "ağzı olanın konuştuğu" bir ortamdı... "Düşünçe ve ifâde hürriyeti"nin dînî alanda da "kayıtsız şartsız" varolduğunu zannedenler çoğunluktaydı! İlimde ve de İslâmî ilimlerde demokrasi olmayacağını anlatmaya kendimi mecbur hissetmiştim!
Yenilen pehlivanların güreşe doymadığı o forumda, girdiğim her münazarayı tartışmasız gâlip bitirmiştim!
O günlerde bizzat yaşayarak görmüştüm ki, bir çok insanın Kurân'a dönüşü -içinde samimiyet bulunsa da- fanteziler seviyesinde kalıyor, ötesine geçmiyordu!
Bu münâsebetle, bugüne kadar yaptığım ve inşaALLAH bundan sonra devam edeceğim çalışmalarımı "Kurânî Zekâ" terimiyle etiketlemeyi tercih ettim!
Çünkü, Kurânî Zekâ'mız inkişâf etmediyse; ilâhiyat profesörü olmamız "şimdi yeni şeyler söylememizi" mümkün kılmıyordu! Kurân'a dönmek hususunda "istekli" olmamız da, "SünnetuLLAH"dan "torpil" koparmamıza yetmiyordu?!
Klâsik dînî literatürün devâsa hacmi, kendisi içinde seyahat edenlerin Kurân'ın merkezine seyahat etmelerini engelliyordu.
Buna mukâbil, mevcut literatürü ve müktesebâtı hiçe sayarak(?) Kurân için yola çıkanların ürettikleri, fantezilerinden daha kıymetli olmuyordu!
Bütün bu girizgâhı, aslında "böyle şey olmaz" demek için yaptım!
Çünkü, bir kez daha karşıma o forumda benzerine sıklıkla rastladığım "fanteziler" çıktı!!
Sayın İhsan Eliaçık bir televizyon programında şunları söylemişti...
Böyle şey olmaz!
Kurân üzerinde çalışabilir, araştırabiliriz; ancak bu her konuda ahkâm kesmemizi gerektirmez!! Bazı konuları da bilmeyelim canım?! Bazı konuları araştırıyor, onlar üzerinde çalışıyor olalım da, henüz neticeye varamamış olalım canım?!
Böyle şey olmaz!
Kurânî Zekâ inkişaf etmediğinde, ya Kurân'ı sâdece Resullullah'ın anlayacağı bir kodeks olarak "ulaşılmaz" kılarız, ya da onu "basit" beşerî bir metin gibi algılarız?!
Kurân, son mûcizedir ve mûcize bir kodekstir!!
Beşeriyete, Kurân gibi "Kurânî Zekâ" da bahşedilmiştir!! Biri kilit, diğeri anahtardır!!
Bu kilit, yanlış anahtarlarla açılmaz! Açmak için çilingir de çağrılmaz!!
Lütfen, kilidi zorlamayın!!
Lütfen, Kurân'la oynamayın!!
Çilingirler başka kapıya!!
Neyzen Semazen
Melek ve şeytan hakkında söylediklerine bir şey diyemem ama OKU emrine dair söyledikleri bana son derece makul geliyor.
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilEğer, ülke gündemindeki cumhurbaşkanlığı süresine ilişkin 5-7 yıl tartışması yapıyor olsaydık; görece "mâkul" olandan bahsedebilirdik?!
Veya ülke gündemindeki genel kurmay başkanlarının darbe suçlamaları karşısında yüce divanda mı yoksa adlî mahkemelerde mi yargılanacağını müzâkere ediyor olsaydık, görece "mâkul" olandan bahsedebilirdik?!
Çünkü, gündeme oturmuş bu tartışmaların merkezinde beşerî metinler var! Yâni, tartışanlar beşer, tartışma sebebi malzeme beşer ürünü...
Dolayısıyla, beşer bir anayasa veya kanun metnini kaleme alırken, daha sonra ortaya çıkabilecek ve metinden doğabilecek sorunları mutlak anlamda sıfırlayamaz?!
O münasebetle, büyük ustalık ve çok yüksek tecrübelerle hazırlanmış yazılı hukuk metinlerinde dahi "boşluk" bulma ihtimali çok yüksektir?!
Oysa, biz Kurân'ın îcâzından bahsediyoruz! Onda asla "boşluk" bulunamayacağına îman ediyoruz! Dahası bunun hakikaten böyle olduğunu biliyor ve görüyoruz. Nitekim, benim QQ çalışmalarım bu hakikate dayanır ve bu üstün hakikatten beslenir...
Böyle olunca, gerek İhsan Bey'in gerekse sizin "İkra" konusundaki görüşünüzü göreceliğe yol açmayacak seviyede ispat etmeniz gerekir...
Ancak, bu imkânsız! İhsan Bey bu görüşünü ispatlayamaz!
Bu yüzden diyorum ki, "Kurân kapısına çilingir çağrılmaz!"...
Tabii, bu açıklamamdan sonra bana "İkra konusunda İhsan Bey'in görüşünü sen çürüt, o zaman" denirse, bunu yapmaya hevesli olmam!! Çünkü, makalede geçtiği gibi bu yönde bir çok münazarayı geride bıraktığın o forumda çokça yapmıştım! Blogumu, Kurânî Zekâ'yı anlatmak için açtım...
Eğer, biz daha "İkra"da ihtilaf edersek, iflah olmayız?!
Selam ve saygılarla,
N_S