Kuvvetle muhtemel, Kurânî Zekâ'yı (QQ) bir terim olarak önermiş olmasaydım, makale
başlığında "zekâ" yerine farklı bir kelime kullanacaktım!
Ancak, iyi ki Kurân'a ilişkin
söyleyeceklerimi "QQ" üzerinden yazmaya ve açıklamaya
niyetlenmişim... Çünkü bu hem okura hem de yazara büyük kolaylık sağlayacak...
Maalesef, yeni dönem Kurân
çalışmalarının çoğunda ağır bir "zekâ" sorunu var!
Bu sorun, klâsik literatürü
beğenmeyenlerin ürettiklerinde kendisini daha çok gösteriyor!
"Yeni" şeyler söylemek hevesiyle yola çıkanların,
çoğunlukla "Eski"nin
kalite ve kapasitesinden geriye düştükleri görülüyor!
Bu ise, "Eski"ye dair haklı ve ilmî
tenkitlerden daha ziyade tenkîdi hak ediyor!
Klâsik/hâkim literatürün
geliştirilmeye, eleştirilmeye, yenilenmeye, tashih edilmeye muhtaç olsa da "Usûl"ü (Metot)/ usulleri var!
Oysa, son dönem Kurân
araştırmaları -istisnâları tenzih ederek söylemeliyim ki- "fast-mood" araştırmalar!..
Temennî edelim, bu nevi
"araştırmalar" marjinal kalsın da, literatürümüz obezite ile
depresyon arasında sıkışıp kalmasın...
Böyle bir çok fast-mood Kurân çalışmasına tanık oldum...
Fast-mood olmasından kaynaklı, midem üzerindeki
negatif etkilerini anlatamayacağım! Kalbimin ve aklımın isyanını anmayayım
bile!
Kurân kadar eşsiz bir
mûcizenin, "Kurân için/Kurân'a rağmen" hırpalanabiliyor olması,
"hırpalayanlar" olarak kifâyetsizliğimizden kaynaklanıyor!
Bu münâsebetle, Kurân
araştırmalarında bir zekâ sorunu bulunduğunu ve bunun QQ'muzun eşik altında
kalışıyla ilgili olduğunu söylüyorum!
Fast-Mood
Kurân Araştırmaları, bu yüzden bizleri Kurân'ımız karşısında kifâyetsiz
muhterisler durumuna düşürüyor! Hem Kurân'a hem de kendimize yazık ediyoruz!
İstemeyerek de olsa, bir örnek
üzerinden şu ana kadar söylediklerimi somutlaştırmalıyım...
Neyzen Semazen e-postama, son
zamanlarda kitapları yayımlanan bir araştırmacının tanıtım mesajları
ulaşıyor... Maalesef!
Yazarın kendi tercihidir
yazdıkları veya nasıl yazdığı... Kitaplarına seçtiği isimler ve
kullandığı diğer başlıklar...
Dolayısıyla, okurlar olarak
yazarlara ancak onları "okumamak sûretiyle" karışabiliriz!
Veya elimiz kalem tutuyorsa,
yazarak itiraz edebiliriz! Tıpkı, şu anda benim yaptığım gibi!
Yazar, bir yerde kendisiyle
yapılan röportajda şöyle söylüyor... (Referans vermeyeceğim!)
"Çünkü Kurân'a göre Allah'ın yüzü yoksullardır. İnsan Sûresi 9. âyet 'Yoksullar Allah'ın yüzüdür.' Yani yetimler,
yoksullar, miskinler Allah'ın suratı/yüzüdürler, temsilcisidirler."
Okudum ve inanamadım! Derhal
ilgili âyeti kontrol ettim!
İnsan Sûresi/9. âyeti size Türkçe transkripsiyon ile aktarayım...
"İnnemâ nut'ımüküm livech'illahi,
lâ nüriydü minküm cezâen ve lâ şükûran!"
Üstelik, yazarın şöyle bir
ilâvesi de var...
"Bugün piyasadaki
meallerde şöyle bir sıkıntı var; kullandıkları dil ve terminoloji günümüz
Arapçası'na ait... Oysa Kuran'ın indirildiği dönemdeki Arapça ile günümüz
Arapçası arasında belirgin anlam farklılıkları var. Bu yüzden ben mümkün olduğu kadar o ayetlerin indirildiği
dönemlerdeki karşılıklarını bulmaya çalıştım."
Elbette, "livech'illah"ın Kurân bütünlüğünde ve ilgili
âyetteki karşılığının neden yazarın söylediği gibi olamayacağını izaha ve
ispata çalışmayacağım!
İsmini vermediğim yazarın
rencide olacağını bilsem de -insanları rencide etmekten sonuna kadar kaçınsam
da- Kurân'ın
âlî hatırana söylemeye
mecburum!
Zırva tevil götürmez!
Neyzen Semazen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder