10 Ekim 2011 Pazartesi

Kurân Araştırmalarında "Zekâ" Sorunu




Kuvvetle muhtemel, Kurânî Zekâ'yı (QQ) bir terim olarak önermiş olmasaydım, makale başlığında "zekâ" yerine farklı bir kelime kullanacaktım!

Ancak, iyi ki Kurân'a ilişkin söyleyeceklerimi "QQ" üzerinden yazmaya ve açıklamaya niyetlenmişim... Çünkü bu hem okura hem de yazara büyük kolaylık sağlayacak...

Maalesef, yeni dönem Kurân çalışmalarının çoğunda ağır bir "zekâ" sorunu var!

Bu sorun, klâsik literatürü beğenmeyenlerin ürettiklerinde kendisini daha çok gösteriyor!

"Yeni" şeyler söylemek hevesiyle yola çıkanların, çoğunlukla "Eski"nin kalite ve kapasitesinden geriye düştükleri görülüyor!

Bu ise, "Eski"ye dair haklı ve ilmî tenkitlerden daha ziyade tenkîdi hak ediyor!

Klâsik/hâkim literatürün geliştirilmeye, eleştirilmeye, yenilenmeye, tashih edilmeye muhtaç olsa da "Usûl"ü (Metot)/ usulleri var!

Oysa, son dönem Kurân araştırmaları -istisnâları tenzih ederek söylemeliyim ki-  "fast-mood" araştırmalar!..

Temennî edelim, bu nevi "araştırmalar" marjinal kalsın da, literatürümüz obezite ile depresyon arasında sıkışıp kalmasın... 

Böyle bir çok fast-mood Kurân çalışmasına tanık oldum...

Fast-mood olmasından kaynaklı,  midem üzerindeki negatif etkilerini anlatamayacağım! Kalbimin ve aklımın isyanını anmayayım bile!

Kurân kadar eşsiz bir mûcizenin, "Kurân için/Kurân'a rağmen" hırpalanabiliyor olması, "hırpalayanlar" olarak kifâyetsizliğimizden kaynaklanıyor!

Bu münâsebetle, Kurân araştırmalarında bir zekâ sorunu bulunduğunu ve bunun QQ'muzun eşik altında kalışıyla ilgili olduğunu söylüyorum!

Fast-Mood Kurân Araştırmaları, bu yüzden bizleri Kurân'ımız karşısında kifâyetsiz muhterisler durumuna düşürüyor! Hem Kurân'a hem de kendimize yazık ediyoruz!

İstemeyerek de olsa, bir örnek üzerinden şu ana kadar söylediklerimi somutlaştırmalıyım...

Neyzen Semazen e-postama, son zamanlarda kitapları yayımlanan bir araştırmacının tanıtım  mesajları  ulaşıyor... Maalesef!

Yazarın kendi tercihidir yazdıkları veya nasıl yazdığı...  Kitaplarına seçtiği isimler ve kullandığı diğer başlıklar... 

Dolayısıyla, okurlar olarak yazarlara ancak onları "okumamak sûretiyle" karışabiliriz!

Veya elimiz kalem tutuyorsa, yazarak itiraz edebiliriz! Tıpkı, şu anda benim yaptığım gibi!

Yazar, bir yerde kendisiyle yapılan röportajda şöyle söylüyor... (Referans vermeyeceğim!)

"Çünkü Kurân'a göre Allah'ın yüzü yoksullardır. İnsan Sûresi 9. âyet 'Yoksullar Allah'ın yüzüdür.' Yani yetimler, yoksullar, miskinler Allah'ın suratı/yüzüdürler, temsilcisidirler."


Okudum ve inanamadım! Derhal ilgili âyeti kontrol ettim!

İnsan Sûresi/9. âyeti size Türkçe transkripsiyon ile aktarayım...

"İnnemâ nut'ımüküm livech'illahi, lâ nüriydü minküm cezâen ve lâ şükûran!"

Üstelik, yazarın şöyle bir ilâvesi de var...

"Bugün piyasadaki meallerde şöyle bir sıkıntı var; kullandıkları dil ve terminoloji günümüz Arapçası'na ait... Oysa Kuran'ın indirildiği dönemdeki Arapça ile günümüz Arapçası arasında belirgin anlam farklılıkları var. Bu yüzden ben mümkün olduğu kadar o ayetlerin indirildiği dönemlerdeki karşılıklarını bulmaya çalıştım."

Elbette, "livech'illah"ın Kurân bütünlüğünde ve ilgili âyetteki karşılığının neden yazarın söylediği gibi olamayacağını izaha ve ispata çalışmayacağım!

İsmini vermediğim yazarın rencide olacağını bilsem de -insanları rencide etmekten sonuna kadar kaçınsam da- Kurân'ın âlî hatırana söylemeye mecburum!

Zırva tevil götürmez!


Neyzen Semazen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder